18 Mart 2009 Çarşamba

DÜRÜSTLÜK ve SAMİMİYET

DÜRÜSTLÜK ve SAMİMİYET


“Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol” Mevlana

İnsan; toplum içinde yaşayan bir varlıktır. Birlikte yaşayışın temeli toplumsal etkileşimlerdir. Ve topluma herkes birbirinin aynasıdır.
Toplum içinde yaşayan her birimizin ürettiği düşünceler, sözler ve eylemler birlikte Toplumsal Bilinci meydana getirir.
Günümüzde çeşitli kültürlerden toplumlar içten içe yeni bir yaşamın arayışı içindedir.
Yeni Yaşam; değişim demektir. Toplumsal Bilincin değişimi ise her birimizin değişip dönüşerek, bilincimizi ve yaşam şeklimizi Yeni Yaşama ayarlamamız anlamına gelmektedir.

Şu ana kadar ki insanlık olarak edindiğimiz alışkanlıklar, inançlar, hırslar, öfkeler, ayrılıklar, savaşlar, nefretler, beklentiler ve NEFS ile bu dünyada huzur içinde yaşamamız mümkün değil. Bunu hepimiz; kişisel ilişkilerimizden, toplum ile olan iletişimizden, iş yapma şeklimize ve dünya ile etkileşimimize kadar her yönüyle biliyoruz.
Değişmemiz gerekli.
Ve değişmeden önce her şeyi oturtacağımız zemini seçmeliyiz.
Değişimleri nasıl yapacağız ve bizim için doğru olanı nasıl bulacağız?
Değişimlerin temel fonunu seçmezseniz ve orada sabit kalamazsanız, yapacağınız değişikliğin de makyaj tazelemekten pek farkı olmaz.
İnsanlık Ailesi olarak yüzyıllardır hatta binlerce yıldan beri makyaj tazeliyoruz. Ama *Biz* aynı biziz.
Değişen hiçbir şey yok.

Değişimimizi gerçek kılabilmemiz için önce dürüst olmalıyız
Yoksa nefsimiz bizi sürekli yanıltır. Çünkü Nefs değişmek istemez. Küçük cennetini bırakmak istemez. Ve bunun için de her yola başvurur. Makyavelist takılır. Her şeyi kendisi için ve hep en çoğunu ister. Şu anda dünyada yaşanan sefilliğin ve yoksulluğun oyunu gibidir. Dünya gelirinin büyük çoğunluğunu bir avuç insan alır ve diğerleri de bu bir avuç insan için çalışır.

Değişim her insanın kurtuluşu için kaçınılmazdır. Bize alıştırılan her şeyi, yaratılan sahte zevklerimizden alışkanlıklarımıza, öğretilen düşmanlıklarımıza, dünyayı sömüren tüketici alışkanlıklarımıza ve içimizde bitmeyen hırsı ve her şeyi bırakabilmeliyiz.
Her şeyi bırakabilmek ve bu bırakmanın farkındalığında kalmak ve bu farkındalıktan yeni sizi yaratmak değişimdir. Ve değişim tek bir şeyi gerektirir. Dürüst olmayı. Kendimize dürüst olmayı.
Değişim; tüm bu yukarda saydığımız şeyleri bırakıyormuş gibi değil de gerçekten bırakmayı ve çıktığımız yoldan dönmemiş olmayı her anda görebilmektir.

Değişiyormuşuz gibi, sanki sorunlarımıza çözüm buluyormuşuz gibi, yine eski hamam eski ta gibi, aklımıza gelen her şey ile gerçekten ilgileniyormuş gibi yapmaktan vazgeçmeliyiz.
Gerçekten vazgeçmeliyiz.
Yoksa HAYAT SİZDEN VAGEÇER.
Merhamet ediyormuş ama bir türlü eyleme geçecek vakit bulamıyormuşuz, imkan yaratamıyormuşuz gibi yapmaktan vazgeçmeliyiz.

Eski Tibet yazıtları derki; “Eylemsiz merhamet, kötülüğün tohumudur.”

Başkaları için değil. Kendimize karşı yalan söylemekten ve iki yüzlü olmaktan vazgeçmeliyiz. Kendimize karşı dürüst olabilirsek başkalarına karşıda dürüst olabiliriz.

Nasıl Dürüst olabiliriz?

Herkes, her şeyi kendi gözlüklerinin ardından ve kendi egosal dürüstlüğüne göre değerlendirmekte. Dürüstlük kişiden kişiye değişmekte.

Dürüstlük kendi çıkarlarımıza ve arzularımızın tatmin edilmesine uygun olarak şekil değiştirmekte. Ve bin bir kılığa girmekte. Neden, nasıl dürüst olmamız gerektiği ise çoktan unutulmuş durumda.
Ruhumuzun değerlerini tek tek kaybediyoruz. İşin en acıklı tarafı ise; duyarsızlığımızdan dolayı kaybettiğimizde anlıyoruz…. bizi çoktan bırakıp gittiklerini.

Doğruyu ve yanlışı, güzeli ve çirkini, iyiyi ve kötüyü tanımlarken ve bu değerleri toplumda, iletişimimizde, işlerimizde, değişimimizde kullanırken, kişilik zeminimizde sağlam bir “dürüstlük” ve “samimiyet” anlayışının ve farkındalığının olması gerekir.

Eğer kişilik zemininde dürüstlüğümüz ve samimiyetimiz yoksa; iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin kavramları birbirine karışır. Toplumda yaşayan herkesin kendine özel iyisi-kötüsü, doğrusu-yanlışı oluşur. Daha ileri gidersek herkesin kendine özel adalet anlayışı ve iletişim şekilleri oluşur.

Sonuçta ortaya milyonlarca insan tarafından, hiç bıkmadan ve durup düşünmeden oynanan binlerce senenin acı tablosu ortaya çıkar. Öfke kin nefret acı keder açlık yoksulluk, savaş, intikam, Küresel Isınma ve Küresel Felaketler.

İnsanoğlu hala vakit varken ve dünya gezegeni yerli yerinde dururken dürüst olmayı ve değişimimizi dürüstlüğümüzün ışığında yönlendirmeli ve gerçekleştirmeliyiz..

Dürüst olmak basitçe DÜRÜST olmaktır.

Kendinle samimi olmaktır. Sadece kendin için dürüst olmaktır. İnsan içsel olarak neyi yapabileceğini ve neyi yamayacağını veya neyi isteyip neyi istemediğini ve ne olup ne olamayacağını bilir. İnsan kendi içinin dehlizlerinde ne kadar yalancı veya ne kadar objektif, ne kadar haklı veya haksız olduğunu bilir. İnsan içsel olarak kendini bilir. Nefsini tanır. Hırsını , isteklerini , nefretini, ihtiyaçlarını, bunları elde ediş yollarını, menfaatlerini ve bağımlılıklarını bilir. Bilir ama değişmek istemez.
Sürekli yalanlarla, yarınlara ertelenen iyi dileklerle, arzularına ve hırslarına bulduğu masum mazeretlerle gün geçirir. Ve arzularının isteklerinin peşi sıra dünya sahnesinden gelir geçer.

Kendimizi dürüstçe görme vaktimiz geldi, Artık erteleyecek on yıllarımız, yüz yıllarımız yok.

Yaşam sizden vazgeçmeden değişiniz. Değişmek için önce dürüst olunuz.

Yapabileceğiniz bir şey varsa vakit Şimdidir. Yarın değil.
Yarın hiç kimse için vaad edilmedi.
Biz sadece şimdi burada olabiliriz.
Şimdi yapabileceğiniz, gücünüzün yettiği, elinizin kolunuzun uzandığı gezegene ve insanlığa şifa veya ilaç olacak bir şeyiniz var ise, bu neyse bunu hemen yapınız.
Nefsin yarın ertelemesine kanmayınız. Çünkü yarın yok.

Vakit varken ve henüz yaşam ve sevdikleriniz sizden vazgeçmeden; eşinizi dostunuzu, ailenizi, yeryüzünde İNSANCA VAROLMA hakkınızı kaybetmeden önce dürüstçe olmakta olan her şeyi görünüz ve eyleme geçiniz.

Ve siz her dürüst olduğunuzda içsel olarak onaylanırsınız.
Verdiğiniz karar ne ise ve seçtiğiniz şey her ne ise size huzur verir.
Çünkü bu kararı ve seçimi dürüstçe yapmışsınızdır.

Kendine dürüstlüğün ödülü huzurdur.

Belki dürüstlüğünüzden, kısa vadede zarar göreceksiniz, belki de bir süre işleriniz ters gidecek sahip olduğunuz şeyleri kaybedeceksiniz, belki de sözde dostlarınızı yitireceksiniz. Olsun onlar zaten size ait değillerdi. Bırakın gidenler gitsin.

Her şey bir süre kötü gittiğinde bile siz huzurlu olacaksınız. Çünkü dürüst oldunuz ve kendinize yalan söylemediniz. Sizin yaşamınızdaki en değerli olan Size dürüst ve samimi kaldınız. Ve değişmeye başladınız.
Ve siz biliyorsunuz ki siz elinizden geleni yapıyorsunuz.

Dürüstlük insanın sadece kendisi içindir.
Ve siz dürüst olduğunuzda insanoğlunun açgözlülüğünü görebilirsiniz. Hırsınızı, öfkenizi, inançlarınızı, kalıplarınızı, sınırlarınızı, değişmesi gereken tüketim alışkanlıklarınızı ve diğerlerini ve Dünyayı görebilirsiniz.

Siz dürüst olduğunuzda yüreğinizle ve net bir şekilde görmeye başlarsınız. Büyük tabloyu; dünyayı ve diğerlerini ve tüm dünyada olan sistemin birbirine ne kadar kopamaz bağlarla bağlı olduğunu görürsünüz.
Ve siz yüreğinizle görmeye başladığınızda değişmeye de başlarsınız.
Vicdan mekanizması harekete geçer.

Ve vicdanınız hür olur. Kendinizi huzurlu e mutlu hissedersiniz.

Her yalan söylediğinizde ve kendinize samimi olmadığınızda sevgiden ve huzurdan ayrılısınız. Bu gün başka bir kişi yarın başka bir kişi olursunuz. Sonunda bakarsınız ki; siz küçük küçük ve hepside başka, başka arzulara ve amaçlara sahip karmaşık bir yumağa dönüşürsünüz. Bir zaman gelir ki siz kendinizi tanıyamazsınız.
Ve en önemlisi de siz her dürüst ve kendinize samimi olmayışınızda, bir kez daha yüreğinizde yaşama ölürsünüz. Sevince ölürsünüz. Robotlaşırsınız. Olaylar sizi yönetir. İnsanlar sizi yönetir.

Ve siz bir gün gelir gerçekten ölmek istersiniz. Yaşamınızda dürüst ve kendinize samimi olmayarak o kadar çok kendinizi kalbinizde öldürdünüz ve kendinizden ayrı düştünüz ki.

Kendimiz için ve yaşamımızda huzuru, mutluluğu ve sevgiyi getirmek ve dünyada değişerek İnsanca Var olmak için dürüst ve kendimize samimi olmamız gerekiyor. Dürüstlük bulaşıcıdır ve güçlü – cesur kişiliği de beraberinde getirir.
Siz dürüst olunca diğerleri de dürüst olmak zorunda kalacaktır.

Ve siz dürüstçe kendi içinize bakarak değişmeyi seçtiğinizde, Toplumsal Bilinçte değişir.

Çevrenizdekiler değişir, dünyanız değişir. Siz Sevgi Bilincine yol almaya başlarsınız. Evrimleşirsiniz.


Ne ekerseniz onu biçersiniz. Tasavvufa göre dünya bir aynalar evrenidir. Siz kendinizde dürüstlüğü ve kendine samimiyeti yaşadıkça ve “oldukça” size diğer insanlardan gelen yansımalarda dürüstlük ve samimiyet olacaktır.
Ayna size, sizden başkasını gösteremez.
Yürüdüğünüz değişim yolunda sabır sizi altın yapar. İçinizde ve sonra dışınızda ki simyayı gerçek kılar.

“Senin önüne parlak bir ayna gibi durduğumda, içime baktın ve kendi yansımanı gördün. Sonra dedin ki, “seni seviyorum.” Oysa sevdiğin içimdeki kendindir”
Halil CİBRAN


Nilgün Nart 2006

Hiç yorum yok: